"Uzun zamandır blog yazıyorum, artık blogumdan para kazanmak istiyorum ya da henüz bir blog sahibi değilim ama blog yazarak para kazanmak istiyorum" diyen birçok kişinin blogdan para kazanma yolları üzerine kafa yorduğunu gayet iyi biliyorum.
Bu yazımda yine kendimden bir şeyler paylaşmak istiyorum. Yazdığım bu yazı "Yazarak para kazanma maceralarım" başlıklı yazının devamı niteliğinde. Blog dünyasına yeni adım atan ya da bir çıkış yolu arayanlara rehber olması dileğimle...
Blog yazarlığına ilk başladığım zamanlarda para kazanmak gibi bir amacım yoktu. İlgi duyduğum alanlara yönelik farklı bakış açısı ile yazılmış yazılar ile ilgilenen bir kitle edinmeyi planlıyordum. Geçen süre içinde yazdığım blog yazıları birilerinin dikkatini çekmiş olmalı ki iş teklifleri almaya başladım. İşte o zaman blogun ne denli etkili bir araç olduğunu anlamaya başlamıştım.
Yaşadığım gelişmelere paralel olarak blog dünyasına yönelik araştırmalarımı hızlandırdım. Mevcut blogların sorunlarını, eksikliklerini, blog ile para kazanma yöntemlerini araştırdım. Bloglar ile ilgili yeterli Türkçe içeriğin olmaması dikkatimi çekti.
Araştırmalarım doğrultusunda Türkiye'de blogculuk konusunda çoğu kişinin yeterince donanımlı ve sabırlı olmadığını gördüm. İncelediğim blog örnekleri, içerik bakımından son derece yetersizdi. Düzenli olarak güncellenmiyordu. Yazılan yazılar özensizdi. Okuyucuya zevk vermiyordu. Blog teması seçimi başarılı değildi. Yazı fontları berbattı. İçerikten çok rastgele yerleştirilmiş Adsense reklamları ile muhatap oluyordum. "İşte tam okunacak blog" diyebileceğim blog sayısı son derece azdı.
Medya İstasyonu'nu hazırlarken tüm bunları göz önünde bulundurarak hareket etmeye başladım. Kaliteli ve saygın bir blog oluşturmak benim için son derece önemli bir husustu. Benim blogumu ziyaret eden kişiler direkt yazılarım ile buluşmalıydı. Reklamdan ve karmaşık tasarımdan uzak bir şekilde yazdıklarımı keyifle okumalıydı. Bu yüzden basit ve responsive özellikli bir blog teması seçtim.
Blogcular arasında bir hastalık olan sık sık tema değiştirme akımına kapılmadım. Benim için içeriği yalın bir şekilde hedef kitleye sunmak önemliydi. İncelediğim başarılı ve yabancı blogların çoğunda içerik ön plandaydı. Temaları son derece basitti hatta birçoğumuz için tema bile değildi. Ancak bu bloglar internet dünyasında önemli bir konumdaydı. Güvenilir bir içerik üreticisi olmuşlardı. Bu sayede ciddi kazançlar elde edebiliyorlardı.
Medya İstasyonu'nda zamanımın büyük çoğunluğunu nitelikli ve farklı bakış açısı ile yazılmış blog yazılarını okuyuculara sunmak için harcadım. Kaliteli bir duruş oldukça işlerin kısa sürede yoluna girdiğini anladım. Yazdıkça daha fazla takipçiye ve daha fazla potansiyel müşteriye ulaşma şansım oldu.
İnternette blog yazma konusunda kulaktan dolma bilgilere sahip olanların kazanç önerileri ile vakit harcamadım. Garantili ve uzun soluklu olabilecek aktif kazanç (içerik yazarlığı) yöntemlerine yoğunlaştım. Bunda da kendimce başarılı olduğumu düşünüyorum.
Birçok web sitesi ve blog sahibinin takılı kaldığı sayısal değerlere ve birtakım terimlere bağlı kalmadım. Bunları düşünmek beni içerik üretiminden soğutacaktı. Çünkü rakamlar her zaman değişkendir. Ziyaretçi sayısı, sayfa görüntülenme sayısı, yazıların okunma sayısı değişiklik gösterebilir.
Kaliteli içeriği önemseyenler, kaliteli hedef kitleye sahip yayınları önemseyenler bir şekilde ulaşıyor. Mesela, 10 bin kalitesiz tık yerine 50-100 kaliteli ziyaretçiye ulaşmayı başarı olarak kabul ederim. Çünkü benim ya da benzer düşüncelere sahip kişilerin ilgisini çekmişimdir. Bu da benim bir network oluşturmam için harika bir rakamdır.
Blog yazarlığına başladığımdan bu yana farklı bir iş modeli kurdum. Hem en sevdiğim işi yapıyor hem de para kazanıyorum. Daha iyi şeyler yapmak için çalışmalarımı sabırla sürdürüyorum.
Şunu unutmayın;
En önemli sermaye, beyniniz. Doğru zamanda doğru şekilde kullanırsanız başarıya ulaşırsınız. Para kazanmak, nadir olarak şans faktörü ile gerçekleşse de çoğu zaman akılla olur. Aklınız size hem kazandırır hem de kaybettirebilir.
Ata sözlerindeki derin anlamları, yaşanmış tecrübeleri çok severim. Fırsat buldukça da atasözlerini okurum. Size de tavsiye ederim. Başarı ve çalışma motivasyonunuzu artırabilir.
Bu yüzden yazımı birkaç atasözü ile bitirmek istiyorum.
- Ağır giden yol alır, hızlı giden yolda kalır.
- Danışan dağlar aşar, danışmayan yolda şaşar.
- Varsa hünerin, her yerde vardır yerin.
- Zahmetsiz rahmet olmaz.
- Altın yere düşmeyle değer kaybetmez.
- Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir.
- Taşıma su ile değirmen dönmez.
- Bilinmedik iş ya karın ağrıtır ya baş.
- Her ziyan bir öğüttür.
- Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır.
- Akıl kişiye sermayedir.
- Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez.
- Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var.
Bu yazımda yine kendimden bir şeyler paylaşmak istiyorum. Yazdığım bu yazı "Yazarak para kazanma maceralarım" başlıklı yazının devamı niteliğinde. Blog dünyasına yeni adım atan ya da bir çıkış yolu arayanlara rehber olması dileğimle...
Blog yazarlığına ilk başladığım zamanlarda para kazanmak gibi bir amacım yoktu. İlgi duyduğum alanlara yönelik farklı bakış açısı ile yazılmış yazılar ile ilgilenen bir kitle edinmeyi planlıyordum. Geçen süre içinde yazdığım blog yazıları birilerinin dikkatini çekmiş olmalı ki iş teklifleri almaya başladım. İşte o zaman blogun ne denli etkili bir araç olduğunu anlamaya başlamıştım.
Yaşadığım gelişmelere paralel olarak blog dünyasına yönelik araştırmalarımı hızlandırdım. Mevcut blogların sorunlarını, eksikliklerini, blog ile para kazanma yöntemlerini araştırdım. Bloglar ile ilgili yeterli Türkçe içeriğin olmaması dikkatimi çekti.
Araştırmalarım doğrultusunda Türkiye'de blogculuk konusunda çoğu kişinin yeterince donanımlı ve sabırlı olmadığını gördüm. İncelediğim blog örnekleri, içerik bakımından son derece yetersizdi. Düzenli olarak güncellenmiyordu. Yazılan yazılar özensizdi. Okuyucuya zevk vermiyordu. Blog teması seçimi başarılı değildi. Yazı fontları berbattı. İçerikten çok rastgele yerleştirilmiş Adsense reklamları ile muhatap oluyordum. "İşte tam okunacak blog" diyebileceğim blog sayısı son derece azdı.
Medya İstasyonu'nu hazırlarken tüm bunları göz önünde bulundurarak hareket etmeye başladım. Kaliteli ve saygın bir blog oluşturmak benim için son derece önemli bir husustu. Benim blogumu ziyaret eden kişiler direkt yazılarım ile buluşmalıydı. Reklamdan ve karmaşık tasarımdan uzak bir şekilde yazdıklarımı keyifle okumalıydı. Bu yüzden basit ve responsive özellikli bir blog teması seçtim.
Blogcular arasında bir hastalık olan sık sık tema değiştirme akımına kapılmadım. Benim için içeriği yalın bir şekilde hedef kitleye sunmak önemliydi. İncelediğim başarılı ve yabancı blogların çoğunda içerik ön plandaydı. Temaları son derece basitti hatta birçoğumuz için tema bile değildi. Ancak bu bloglar internet dünyasında önemli bir konumdaydı. Güvenilir bir içerik üreticisi olmuşlardı. Bu sayede ciddi kazançlar elde edebiliyorlardı.
Medya İstasyonu'nda zamanımın büyük çoğunluğunu nitelikli ve farklı bakış açısı ile yazılmış blog yazılarını okuyuculara sunmak için harcadım. Kaliteli bir duruş oldukça işlerin kısa sürede yoluna girdiğini anladım. Yazdıkça daha fazla takipçiye ve daha fazla potansiyel müşteriye ulaşma şansım oldu.
İnternette blog yazma konusunda kulaktan dolma bilgilere sahip olanların kazanç önerileri ile vakit harcamadım. Garantili ve uzun soluklu olabilecek aktif kazanç (içerik yazarlığı) yöntemlerine yoğunlaştım. Bunda da kendimce başarılı olduğumu düşünüyorum.
Birçok web sitesi ve blog sahibinin takılı kaldığı sayısal değerlere ve birtakım terimlere bağlı kalmadım. Bunları düşünmek beni içerik üretiminden soğutacaktı. Çünkü rakamlar her zaman değişkendir. Ziyaretçi sayısı, sayfa görüntülenme sayısı, yazıların okunma sayısı değişiklik gösterebilir.
Kaliteli içeriği önemseyenler, kaliteli hedef kitleye sahip yayınları önemseyenler bir şekilde ulaşıyor. Mesela, 10 bin kalitesiz tık yerine 50-100 kaliteli ziyaretçiye ulaşmayı başarı olarak kabul ederim. Çünkü benim ya da benzer düşüncelere sahip kişilerin ilgisini çekmişimdir. Bu da benim bir network oluşturmam için harika bir rakamdır.
Blog yazarlığına başladığımdan bu yana farklı bir iş modeli kurdum. Hem en sevdiğim işi yapıyor hem de para kazanıyorum. Daha iyi şeyler yapmak için çalışmalarımı sabırla sürdürüyorum.
Şunu unutmayın;
En önemli sermaye, beyniniz. Doğru zamanda doğru şekilde kullanırsanız başarıya ulaşırsınız. Para kazanmak, nadir olarak şans faktörü ile gerçekleşse de çoğu zaman akılla olur. Aklınız size hem kazandırır hem de kaybettirebilir.
Ata sözlerindeki derin anlamları, yaşanmış tecrübeleri çok severim. Fırsat buldukça da atasözlerini okurum. Size de tavsiye ederim. Başarı ve çalışma motivasyonunuzu artırabilir.
Bu yüzden yazımı birkaç atasözü ile bitirmek istiyorum.
- Ağır giden yol alır, hızlı giden yolda kalır.
- Danışan dağlar aşar, danışmayan yolda şaşar.
- Varsa hünerin, her yerde vardır yerin.
- Zahmetsiz rahmet olmaz.
- Altın yere düşmeyle değer kaybetmez.
- Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir.
- Taşıma su ile değirmen dönmez.
- Bilinmedik iş ya karın ağrıtır ya baş.
- Her ziyan bir öğüttür.
- Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır.
- Akıl kişiye sermayedir.
- Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez.
- Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var.
Blog ile para kazanma maceralarım
Reviewed by Medya İstasyonu
on
Cuma, Mayıs 30, 2014
Rating:
"Şu işi yaparak şu kadar kazandım" tarzında daha somut şeyler paylaşsanız daha faydalı olacak bence. Zira bu yazıda para kazanma ile ilgili bir macera yok.
YanıtlaSilYazıda gelir modelinden bahsediyorum zaten. Kazandığım paranın miktarını açıklamayı doğru bulmuyorum.
YanıtlaSilMacera deyince insanın beklentileri daha farklı oluyor.
SilBaşlığın gücü :) Aktif kazanç yöntemlerinin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Bizim gibi içerik üreticileri için Adsense, Bumerang vb. yöntemler etkili ve kazançlı değil. Ya içerik yazarlığı ya da advertorial reklama yoğunlaşmak lazım.
SilÜcret karşılığı yazdığınız içeriklere ve advertorial reklam dediklerinize örnek verebilir misiniz? Belki be şekilde para kazanma maceralarınızı daha iyi anlarız.
YanıtlaSilTema secimi dediğiniz gibi Vasit ve şık durmalı ama insan acaba kazanırmıyım diyo işte :)
YanıtlaSil