Ya akıllı telefon, sosyal medya ve internet olmasaydı?

Türkiye günlerdir Gezi Parkı eylemlerini, olaylarını konuşuyor. Taksim'deki Gezi Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarın 3 metrelik kısmı, Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yıkıldı. Bazı ağaçlar da yerinden söküldü.

Bu olaylar dahilinde Taksim Dayanışma Grubu eyleme başladı, 40-50 kişilik grup çadır kurup parkta sabahladı. Gün geçtikçe eylemler daha da büyüdü ve Taksim dışındaki yerlerde de sürdü.

Olayların geniş bir kitleye yayılmasında sosyal medya aktif bir rol oynadı. Özellikle Twitter üzerinden anlık olarak paylaşılan içerikler, kısa sürede çok sayıda kişiye ulaştı.Twitter'da çeşitli etiketler (hashtag) her gün Türkiye Gündemi'nde yer aldı. Akıllı telefonlarına sarılanlar, ana akım medyadan daha hızlı bir şekilde bölgede yaşanan gelişmeleri aktardı. Ana akım medyanın yaşanan olaylar karşısındaki tutumu, sosyal medyaya karşı geride kalması birçok kişinin tepkisini çekti. Hatta medya kuruluşları önünde de protestolar yapıldı.

Gezi Parkı olayları kapsamında herkesin yaşanan olaylar ile ilgili birtakım içerikleri paylaşması, güvenilirlik sorununu da beraberinde getirdi. Sosyal medyada birtakım illegal oluşumların paylaştığı asılsız içerikler, yaşanan bilgi kirliliğini hızla arttırdı. Vatandaşlar sosyal medya üzerinde hangi içeriklerin doğru, hangilerinin provakasyona yönelik olduğunu anlamakta çoğu zaman zorlandı.

Sosyal medya kavramı öne çıkmaya başladığından beri zararları hep gündem konusu oldu. Şu günlerde de konuşulmaya devam ediyor. Kontrolsüz ve özdenetimsiz yayılan bilgi, ciddi tehlikeleri ve provakatif girişimleri de beraberinde getiriyor.

Akıllı telefon kullanımı bu kadar yaygın olmasaydı Gezi Parkı olayları bu kadar geniş bir kitleye yayılır mıydı? Son zamanlarda en çok merak ettiğim soru bu. Akıllı telefonlar ile birlikte mobil internetin yoğun kullanılması olayların bu denli etkili olmasında büyük rol oynadı.

Peki internet olmasaydı, sosyal medya siteleri olmasaydı, akıllı telefonlar olmasaydı Gezi Parkı olayları kaç gün ya da kaç saat sürerdi? Belki birçok medya kuruluşunda haber kuşağını doldurmak için kullanılan rutin bir haber olacaktı.

Sosyal medyanın, mobil teknolojilerin kitleleri meydanlara dökme gücünü hafife almamak gerekiyor. Gelecekte mobil teknolojilerin, birtakım kitlesel eylemlerin gerçekleştirilmesinde aktif bir rol oynamaya devam edeceğini düşünüyorum.





Taksim Gezi Parkı'nın tarihi

Taksim Gezi Parkı'nın geçmişi hakkında bilgiye sahip olmayanlarımız olabilir. Son 10 gündür yaşanan olaylara yoğunlaştığımız için Gezi Parkı'nın tarihi geri planda kaldı.

Kısaca bilgi vermek gerekirse Gezi Parkı'nın bulunduğu yerde 1806 yılında Halil Paşa Topçu Kışlası adıyla Osmanlı, Rus ve Hint mimarisinden izler taşıyan ihtişamlı bir topçu kışlası yapılmış. Kışla binası o dönem pek çok savaş görmüş. Özellikle, 31 Mart Olayları'ndan (1909) sonra önemli hasarlar aldı ve onarım için beklemiş.

Beyoğlu'nun giderek Şişli yönüne doğru gelişmesiyle işlevini kaybetmeye başlayan Taksim Kışlası, 1922 yılında içindeki alanın düzenlenmesiyle Taksim Stadı adıyla stadyuma çevrilmiş. Türkiye Milli Futbol Takımı ilk resmi futbol maçını Romanya ile, Gezi Parkı'nın bugün bulunduğu, bu statta 26 Ekim 1923'de oynanmış ve maç 2-2 berabere bitmiş.

Şehircilik uzmanı Henri Prost imar planını hazırlarken, Dolmabahçe'den Nişantaşı'na yükselen Kadırgalar Vadisi'ni (Harbiye Kongre Vadisi) büyük bir park haline getirme planı dahilinde, Taksim Gezisi'ni de yetkililere önermiş.

Mimari ve tarihi açıdan önemine rağmen kışla, 1940 yılında dönemin İstanbul Valisi Lütfi Kırdar tarafından, Henri Prost'un hazırladığı imar planı çerçevesinde istimlak edilerek yıktırılmasından sonra, İstanbul'un Cumhuriyet döneminde yapılan ilk parkı olmuş.
Ya akıllı telefon, sosyal medya ve internet olmasaydı? Ya akıllı telefon, sosyal medya ve internet olmasaydı? Reviewed by Medya İstasyonu on Perşembe, Haziran 06, 2013 Rating: 5

1 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.